Diş fırçalama tekniklerinden başlıcaları roll, bass, stillman ve modifiye stillman teknikleridir. Özellikle modifiye stilmann tekniği diş eti çekilmesini önlemede başarılıdır.
Modifiye stillman yöntemi : Diş fırçasını diş eti baslangıç çizgisinin hemen üzerine 45 derece açıyla yerleştirin, dişe doğru dişin bitimine kadar nazik bir şekilde hareket ettirin. Dişinizle teması kesin ve her dişe toplam 10 tekrar yapın. Dişlerin iç kısımlarını da aynı şekilde diş eti üzerinden dişin bitimine kadar 10 tekrar olacak şekilde fırçalayın. Dişlerinizin, ağzınızı kapattığınız zaman birbirine değen üst kısımlarını ileri geri fırçalayın. Toplam fırçalama süresi 120 sn kadar olacaktır. Fırçalama yaparken kuvvet uygulamayın.
Diş hekimi, yapılacak implantları çene kemiği içine, o bölge uyuşturduktan sonra yerleştirir. Hasta bu işlem sırasında ağrı duymaz. İlk gün hastanın çok az da olsa ağrısı olabilir. Bu ağrı miktarı sıradan bir diş çekimi sonrası çekim yerinin ağrıdığı miktardan çok değildir.
Çene kemiği içine yerleştirilen impant üzerine mutlaka bir protez yapılacaktır. Bu protezin fırçalamayla temiz tutulması, protezin diş etlerine komsu olan bölgelerinin diş fırçasıyla fırçalanması yeterlidir.
Diyabetli kişi implant yaptırmak istediğinde öncelikle diş hekimi tarafından bir sağlık kuruluşuna yönlendirilir. Kanında ki hba1c miktarı ve hastanın genel durumu diş hekimi tarafından değerlendirilir. Sonuç uygun görülürse implant tedavisine başlanır.
Süt dişleri çıktıktan sonra düşme zamanlarına zaman ağızda belli başlı görevleri yerine getirirler. Süt dişlerinde bir çürük varlığında öncelikle ağrı çocuğu rahatsız edecektir. Dişlerdeki çürükler tedavi edilmediğinde hem ağrı hem de dişlerdeki madde kayıpları nedeniyle çocuk etkin bir çiğneme yapamayacak, beslenme bozuklukları oluşabilecektir. Öte yandan estetik açıdan dişlerin kötü görünümü çocuğun özellikle sosyal ortamlarda sıkıntı yaşamasına, psikolojik olarak etkilenmesine yol açacaktır. Bir diğer önemli sonuç da süt dişlerindeki çürüklerin ilerlemesiyle oluşacak enfeksiyonun altındaki sürekli diş germine zarar vermesidir. Çürükler tedavi edilmediğinde ilerleyerek dişin çekimine gerek duyulduğunda o dişin yerine gelecek sürekli dişin boşluğunu koruyabilmek adına yer tutucu denen apareylerin yapılması gerekecektir. Bunun yerine o süt dişinin tedavi edilmesi hem daha sağlıklı hem de daha kolay bir işlemdir.
Diş fırçası ve diş macunu ile yapacağımız ağız ve diş temizliğinde bakterilerin ve zararlı organizmaların yalnızca %70’i kadarını temizleyebiliriz. Geri kalan %30’luk kısmı, dişlerimizin arasına giremeyen diş fırçaları temizleyemez. Bu nedenle diş ipi kullanarak ağız ve diş sağlığını tamamlamamız önemlidir. Dişlerinize sadece diş ipini yanlış kullanmanız zarar verebilir. Size uygun olan diş ipi ve diş ipinin doğru kullanımı için diş hekiminize danışmanız önemlidir.
Beyazlatma, dişlerimizde bulunan ve içine sinmiş genellikle sarı tonlarda olan renklerin silinmesi işlemidir. Diş beyazlatma özellikle estetik bir gülüş kazanmak isteyen kişilerin tercihidir. Eğer uzman bir hekim tarafından yapılırsa diş beyazlatma, ağız ve diş sağlığınıza hiçbir şekilde zarar vermez. Kaliteli jeller, uygun cihazlar ve hekim kontrolü ile yapılan diş beyazlatma işlemleri gülüşünüze sağlık katacaktır.
Çene darlığı, erken süt dişi kaybı gibi sebeplerden ortaya çıkan çarpık dişlerin düzgün gözükmesi için dişleri haraket ettirmek zorunludur. Bu nedenle çarpık dişleri düzeltmek için diş teli kullanmak gerekir. Braketler ve teller yardımı ile dişlerin düzeni sağlanabilir. Diş telinin görüntüsünden rahatsız olan kişiler için estetik diş teli olarak bilinenen dişlerin arka kısmına takılan teller ile estetik bir diş teli tedavisi de sağlanabilmektedir. Yine tel kullanmadan şeffaf plaklarla (İnvisalign) çarpışıklık düzelebilir. Fakat bu yöntem basit diş çarpışıklarında geçerlidir.
20 yaş dişleri halk arasında genel bir problem olarak bilinmektedir fakat 20 yaş dişi yanlış bir konumda çıkmamış, gömülü veya çürük değil ise alınması gerekli değildir. 20 yaş dişleri çıkmadan ve çıkmaya başladıktan sonraki süreçlerde diş hekiminizle irtibat halinde kalarak alınması veya alınmaması gerektiği hususunda doğru bir bilgi edinmeniz önem taşır.
Her hastada olmasa da bazı hastalarda protez öncesi cerrahi bir müdahale yapmak gerekli olabilir. Özellikle uzun zaman önce dişlerini kaybetmiş veya bire yaştaki hastalarda, ağızda protezin oturacağı kemik alan olmayabilir. Kimi zaman da eski protez ağızda vuruklara ya da birtakım doku düzensizliklerine sebep olabilir. Dolayısıyla bunlar düzeltilmeden sağlıklı bir ölçü alıp, uygun bir protez yapmak mümkün olmayacaktır.
Genel anestezi, hastaya damar içi ilaçlar ve bayıltıcı gaz verilerek narkoz halinin sağlandığı anestezi tipidir. Çoğunlukla korku ve endişeli hastalarda, mental retarde (zihinsel engelli) kişilerde ve lokal anestezinin yeterli olmadığı vakalarda tercih edilmektedir. Sedasyon ise hastaya sadece damar içi ilaçlar verilere uyur halin sağlandığı anestezidir. Sedasyonun uyuşturucu etkisi yoktur; dolayısıyla cerrahi yapılacak bölgenin uyuşması için hastalara ayrıca lokal anestezi de yapılmaktadır.
0-15 yaş grubu çocuklar pedodontinin çalışma alanı içerisine girer.
Dişsiz dönem, süt dişlerinin sürmeye başladığı dönem, süt dişlerinin ağızda tamamlandığı dönem, sürekli dişlerin sürmeye başladığı karışık dişlenme dönemi ve sürekli dişlerin tamamlandığı dönem olmak üzere uzun bir süreci kapsamaktadır.
Ağız cerrahisi ameliyathane koşullarında ve steril bir ortamda bu konuda uzman olan kişiler tarafından yapılmaktadır. Çoğunlukla lokal anestezinin, yani ilgili bölgenin iğne yapılarak uyuşturulmasıyla gerçekleştirilen ağız içi cerrahi müdahaleler, kimi zaman da hastalara genel anestezi (narkoz) veya sedasyon yöntemiyle yapılabilmektedir.
Doğal dişlere benzer estetik beklentiler ile birlikte ağız içinde özellikle ön bölgelerde kullanılan materyallerin de estetik olmasına özen gösterilmeye başlanmıştır. Uzun yıllardır kullanılan metal destekli porselenler sistemlerde ışık geçirgenliğinin olmamasından kaynaklanan doğal görünümün sağlanamaması ve zaman zaman kişide alerjik vakalara neden olması ile beraber zamanla diş etlerinde grileşmelere neden olmalarından dolayı yeni alternatifler aranmaya başlanmıştır.
Zirkonyum, doku dostu olma özelliği ile diş hekimliğinde de kullanılmaya başlanmıştır. Diş hekimliğinde zirkonyumun kullanılması ile beraber, metal altyapıya yakın sağlamlık sağlanmıştır. Diğer materyaller gibi porselen altından yansımaması ve diş etlerinde renklenmeye sebep olmaması ve korozyona karşı gösterdiği direnç zirkonyumun kullanımını artırmıştır.
Derin çürükler sonucu pulpa (damar sinir paketi) kendini iyileştiremez ve enfeksiyon kök ucuna kadar yayılabilir. Enfeksiyonlu bir diş tedavi edilmez ise kist oluşumuna da sebep olur ve çene kemiğine zarar verebilir. Cerrahi müdahale veya dişin çekilmesi gerekebilir.